Arşivden - Mayıs 2011 - http://www.mediafire.com/?s46wu46jrc1gj3j
... (Bin Ladin operasyonu) için yapılan askeri ve istihbarati hazırlık, operasyonun yapılış şekli, yapıldığı yer, operasyonun takdimi Türkiye’nin PKK ile mücadelede benzer şeyleri yapmadığını ve ABD’nin bu konudaki çifte standardını bir kez daha hatırlatmıştır. Türkiye’nin sınırın 50-100 km ötesindeki PKK liderlerine hiçbir sürpriz operasyon yapmaması, onların hayatını yaz kampı olmaktan çıkarmaması Ankara’nın – ve İstanbul’un- askeri, stratejik ve operasyonel aklının ve cesaretinin ne kadar sınırlı olduğunu göstermektedir. ABD, Guantanamo’daki birçoğu El Kaide militanı olduğu bile kesin olmayan yüzlerce tutukluyu yıllarca hiç kimse ile görüştürmeden, mahkemeye çıkarmadan, işkence sınırını zorlayan ve belki de aşan sert sorgulama teknikleriyle “hırpalayarak” tutmaktadır. Bu yaklaşım hukuki, insani ve “halkla ilişkiler” açısından birçok sıkıntı yaratsa da, tutukluların bir kısmından toparlanan bilgilerin sabırlı ve titiz tekniklerle analizinden Bin Ladin’in ve daha birçok üst düzey örgüt yöneticisinin izinin sürüldüğü anlaşılmaktadır.
ABD terörle mücadele konusunda son 10 yılda birçok hata yapmış olmakla beraber dilini ve kültürünü iyi bilmediği örgüt liderlerinin tamamına yakınını yakalamış ya da öldürmüştür. Aynı süre boyunca Türkiye’nin ise aynı dili ve kültürü paylaştığı, sınırın ötesinde “hemen dibinde” konuşlanan terör örgütüne ve liderlerine karşı zaman zaman kamuoyunun “gazını almak” için yapılan sınırlı ve neredeyse sembolik operasyonlar haricinde önemli hiçbir adım atamamış olması düşündürücü olmanın ötesinde “acıklıdır.” ABD’nin Irak’taki varlığı, gerekli operasyonların yapılmasının önündeki önemli bir faktör ise de bu engel yaratıcı, kararlı ve cesur diplomatik ve askeri adımlarla aşılamaz değildi. Türkiye’nin ABD güvenlik politikalarına verdiği ve verebileceği destek, ABD’nin Türkiye’nin sınır ötesinde sürekli, ciddi ve sonuç odaklı operasyonlar için “izin vermesini sağlamalıydı.” Ayrıca Başkan Obama’nın operasyona ne kadar yakından ve ayrıntılara hakim olarak karar tarttığı, askerlerine nasıl “ev ödevleri verdiği” ve seçenekleri yakın danışmanlarına nasıl tartıştırdığını görünce askeri konulara ilgisizlik, bilgisizlik ve bunun da ötesinde bir tür “alerji” ile yaklaşan Ankara’daki liderlerin devlet adamlığının en önemli unsurlarından olan “askeri gücü etkin ve ekonomik kullanma” konusunda ne kadar zayıf oldukları daha iyi anlaşılmaktadır. AKP Hükümeti askerin ülkenin iç siyasetinde eskiden oynadığı belki sağlıksız denebilecek rolü sınırlandırmaya kafasını o kadar takmıştır ki, TSK’nın güvenlik politikasının meşru ve gerekli bir unsuru olarak kullanılmasına da “katlanamaz” hale gelmiştir. “Yumuşak güç” birçok şeyi başarabilir ama sert güç unsurlarını tamamen “alet çantanızın” dışına atarsanız PKK’ya karşı başarılı olmanızın zorlaşacağı artık anlaşılmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder