21 Ekim 2011 Cuma

Tatsızlık çıkmasın

- Abi, sürekli senin eve giren hırsızlar var ya, polis yerlerini tespit etmiş, birazdan operasyon yapacak evlerine.

- Hay Allah.

- Noldu abi?

- Hayır, yakalasan nolcak anlamıyorum ki? 25 defa yakalandılar da noldu? Yakalasan hırsızlık bitecek mi? Bitecek mi, soruyorum sana, bitecek mi?

- Ha?

- Operasyon yerine hırsızlara şefkat göstermek lazım. Adam çalıyorsa bir nedeni olmalı. Konuşmalı onlarla. Belki benim oturma odasını onlara versem hırsızlık yapmazlar. Hatta deniz manzaralı ön balkonu da vereyim.

- Bak ben hiç böyle düşünmemiştim abi. Dur o zaman polisleri arıyım da operasyonu iptal etsinler.

- Alo, komiserim. Abi diyo ki, gerek yok diyo.' Ben konuşarak, sevgiyle, ilgiyle olayı çözerim' diyo. Adam haklı bence. Okumuş adam tabii. Bizim gibi diğil ki. Tamam mı komiserim, gerek yok abi şeye, operasyona falan. Kalsın yani. OK? Hatta abi, onların dayısı varya içeride, onu da salıverin bence. Jest olsun, sevinsin garibanlar.

- Abi, sen çok başkasın ya. İki dakikada konuşarak çözdün yani olayı. Israr ederlerse hanımı da ver abi. Tatsızlık çıkmasın yani. Sorun çözülecekse ... Barış gibi var mı abi, neyi paylaşamıyoruzki zaten şu üç günlük dünyada.



Göbek adım Mesut (Yılmaz Özdilimsi)

Türkiye PKK’ya karşı etkin askeri adımlar atmadan Esad’ı korkutamaz, Suriyeli muhaliflere güven ve umut vermez.

"Kendini koruyamayan beni mi koruyacak?"

PKK’ya karşı adım atmadan Suriye’de güvenli bir bölge oluşturmak gibi bir adım Türk kamuoyunun desteğini değil tepkisini alır.

PKK’nın karşısındaki sendeleyen boksörü ringin köşesine sıkıştırıp vurdukça vurması,

Mavi Marmara’ya karşı bağırıp çağırmakla yetinmek,

G. Kıbrıs ile petrol arama krizinde tehditlerin etkili olmaması ve “herkesin” bir şekilde Rumlara arka çıkması,

Gazze’ye askeri gemiler eşliğinde gemiler göndereceğim deyip bunu yapamamak,

Çeçen muhaliflerin Türkiye’de öldürülmelerini caydıramamk, engelleyememek ve ardından bir çift söz edememek,

İranlı yetkililerin füze savunma radarları nedeniyle Türkiye’yi açıkça tehdit etmelerini izlemek,

Suriyeli yetkililerin PKK’yı ima ederek Türkiye’ye aba altından sopa göstermeleri,

Sarkozy’nin Ermenistan’daki soykırım açıklamaları ….

Hani biz bölgesel ve hata küresel güçtük?

Kendini koruyamayan bir ülkeyi kimse ciddiye almaz.

Türkiye kimseyi korkutamıyor mu yoksa?

Ama biz korkulmak istemiyoruz, sevilmek istiyoruz, değil mi?

“Sevsinler seni.”

Ya da daha iyisi, “öpsün seni Zeki Müren.”

19 Ekim 2011 Çarşamba

Arşivden - Devlet adamlığının alet çantası

Arşivden - Mayıs 2011 - http://www.mediafire.com/?s46wu46jrc1gj3j

... (Bin Ladin operasyonu) için yapılan askeri ve istihbarati hazırlık, operasyonun yapılış şekli, yapıldığı yer, operasyonun takdimi Türkiye’nin PKK ile mücadelede benzer şeyleri yapmadığını ve ABD’nin bu konudaki çifte standardını bir kez daha hatırlatmıştır. Türkiye’nin sınırın 50-100 km ötesindeki PKK liderlerine hiçbir sürpriz operasyon yapmaması, onların hayatını yaz kampı olmaktan çıkarmaması Ankara’nın – ve İstanbul’un- askeri, stratejik ve operasyonel aklının ve cesaretinin ne kadar sınırlı olduğunu göstermektedir. ABD, Guantanamo’daki birçoğu El Kaide militanı olduğu bile kesin olmayan yüzlerce tutukluyu yıllarca hiç kimse ile görüştürmeden, mahkemeye çıkarmadan, işkence sınırını zorlayan ve belki de aşan sert sorgulama teknikleriyle “hırpalayarak” tutmaktadır. Bu yaklaşım hukuki, insani ve “halkla ilişkiler” açısından birçok sıkıntı yaratsa da, tutukluların bir kısmından toparlanan bilgilerin sabırlı ve titiz tekniklerle analizinden Bin Ladin’in ve daha birçok üst düzey örgüt yöneticisinin izinin sürüldüğü anlaşılmaktadır.

ABD terörle mücadele konusunda son 10 yılda birçok hata yapmış olmakla beraber dilini ve kültürünü iyi bilmediği örgüt liderlerinin tamamına yakınını yakalamış ya da öldürmüştür. Aynı süre boyunca Türkiye’nin ise aynı dili ve kültürü paylaştığı, sınırın ötesinde “hemen dibinde” konuşlanan terör örgütüne ve liderlerine karşı zaman zaman kamuoyunun “gazını almak” için yapılan sınırlı ve neredeyse sembolik operasyonlar haricinde önemli hiçbir adım atamamış olması düşündürücü olmanın ötesinde “acıklıdır.” ABD’nin Irak’taki varlığı, gerekli operasyonların yapılmasının önündeki önemli bir faktör ise de bu engel yaratıcı, kararlı ve cesur diplomatik ve askeri adımlarla aşılamaz değildi. Türkiye’nin ABD güvenlik politikalarına verdiği ve verebileceği destek, ABD’nin Türkiye’nin sınır ötesinde sürekli, ciddi ve sonuç odaklı operasyonlar için “izin vermesini sağlamalıydı.” Ayrıca Başkan Obama’nın operasyona ne kadar yakından ve ayrıntılara hakim olarak karar tarttığı, askerlerine nasıl “ev ödevleri verdiği” ve seçenekleri yakın danışmanlarına nasıl tartıştırdığını görünce askeri konulara ilgisizlik, bilgisizlik ve bunun da ötesinde bir tür “alerji” ile yaklaşan Ankara’daki liderlerin devlet adamlığının en önemli unsurlarından olan “askeri gücü etkin ve ekonomik kullanma” konusunda ne kadar zayıf oldukları daha iyi anlaşılmaktadır. AKP Hükümeti askerin ülkenin iç siyasetinde eskiden oynadığı belki sağlıksız denebilecek rolü sınırlandırmaya kafasını o kadar takmıştır ki, TSK’nın güvenlik politikasının meşru ve gerekli bir unsuru olarak kullanılmasına da “katlanamaz” hale gelmiştir. “Yumuşak güç” birçok şeyi başarabilir ama sert güç unsurlarını tamamen “alet çantanızın” dışına atarsanız PKK’ya karşı başarılı olmanızın zorlaşacağı artık anlaşılmalıdır.

TurcoPundit – DearMr Erdogan,

This is not picnic, party conference or friendly press briefing. Turkey is in war. And it is your war. Act accordingly. Your place in history is in danger. History may judge you very differently from the clapping, friendly Turkish press. Chances are posterity will hold you responsible for the greatest failure in Republic’s history. Your govt’s complacency reaches to criminal proportions. Leave all the silly sideshows abroad and devote at least half of your time to terrorism, display at least the same degree of toughness, determination and even cruelty you show to your political opponents at home. Ignore those wishy-washy pacifists who don’t know what they are talking about, or worse. Act, not talk. Communicate with PKK thru your actions and not mere words. Go where their camps and leaders are. Kandil must cease to be “a summer camp.” End all the talk of negotiation, amnesty. Time may come for them but not now, when we are weak, PKK is emboldened and feels time and iniatiative is on its side. Introduce death penalty for terrorist acts and submit a proposal for Öcalan’s execution to the Parliament. The roads to defeat are paved with softness, indecision and delay. Don’t turn your other cheek. We may still lose this war, but for God’s sake, at least fight. And after that prepare for an orderly secession on our own terms.